23 Aralık 2008 Salı

Sebzeli Bebek Maması


Oğlum büyüdüğü için artık ona özel mama hazırlamıyorum,ancak geçenlerde bize gelen bir arkadaşımın bebeği için hazırladığım bu bebek maması fena olmadı.

Bu bebek maması tarifinde kullandığım buğday yerine siz pirinç kullanabilirsiniz,mamadaki su miktarını buna göre daha az koymalısınız.Sebzeler içinde durum aynı istediğiniz sebzeleri katarak bebek mamanızı çeşitlendirebilirsiniz.Buşekikde hazırlayacağınız mamalar dışarıdan alacak olduğunuz kaşık mamalarından daha besleyicidir diye düşünüyorum.

Bebek maması yapılışıda bebek çorbalarının yapılışına benziyor sadece kıvamı daha koyu.

Sebzeli Bebek Mamasının Malzemeleri:

1 çorba kaşığı buğday
1 tatlı kaşığı yulaf ezmesi
Çeyrek kabak
Çeyrek havuç
1 küçük brokoli
1tatlı kaşığı zeytinyağ
su
Bebek Mamamızın Yapılışı

Buğdayı yıkayıp geceden 300 ml su ile ıslatın,aynı suda ertesi gün pişirin.Buğdaylar çatlayıp pişince yulaf ezmesini ilave edin ve 5 dakika daha pişirin.Pişirdiğiniz bu tahıllı karışımı blendırla ezin.Diğer tarafta sebzeleri buharda ya da az su ile pişirerek iyice ezin.Sebzeleri tel bir süzgeçten geçirebilirsiniz daha küçük parçalara ayırmış olursunuz. Sebzeleri hazırladığınız tahıllı karışıma ilave edin ve yağı katın,bebek mamanız hazır.

Biberonla Bebek Besleme

Bazı annelerimiz bebeklerini biberona alıştırmak istediklerini ancak bebeklerinin biberonu kabul etmediğini yazmışlardı.Ben bebeğimde hiç biberon kullanmadım ancak emmeyi bırakan bebekler için biberon kurtarıcı oluyor.Bu yazının bebklerini biberonla beslemek isteyen annelere yardımcı olacağını umuyorum.

Bebeği biberonla beslemeden önce yanağına elinizle ya da parmağınızla vurarak mama saatinin geldiğini ona anlatın.Bebek vurma yönüne dönecektir,biberonun ağzını bebeğin dudaklarının arasına yerleştirin.

Biberona biraz eğim vererek mamanın biberonun ağız kısmına tamamen doldurmasını sağlayın,böylece ağız kısmına hava dolmasını engellemiş olursunuz.Bebeğiniz emerken hava yutmamış olur ve bebekte gaz oluşmaz.

Yenidoğan bebek ilk günlerde fazla mama istemezse endişe etmeyin bu normaldir,biberonun yarısını emdikten sonra bebeğiniz uyursa doymuş demektir.Fakat az emip ağlıyorsa geğirme ihtiyacı duyuyor olabilir,bu durumda gazını çıkarın.
Biberondaki mamanın ağızlıktan akma hızının uygun olduğundan emin olun. Biberonu ters çevirip birkaç kez sallayın,süt dökülüyor veya fışkırıyorsa çok hızlı akıyor demektir,bir veya iki damla akıyorsa yavaş.Önce biraz süt fışkırıyor sonra damlıyorsa hızı uygun demektir.

Biberonun reddedilmesi:
Bebek büyüdükçe biberona alışması daha zor olur,bebeğiniz biberonu reddediyorsa aşağıdaki yöntemleri deneyebilirsiniz.

Bebeğinizi aç olduğu zaman besleyin,aç bebek biberonu daha kolay kabul eder.
Bazı bebekler annelerinin memesi yerine biberon verilmesine karşı çıkarlar,bu durumda bebeğinize öğün aralarında fazla aç olmadığı zamanlarda biberon verin.
Bebeğin biberonla beslenmesinden önce biberonla oynamasına izin verin.
Bebeğinizi hala emzirmekte iseniz göğüslerinizi ondan uzak tutun,kokunuzu alan bebek emmek ister.Mümkünse bir başkası bebeğinizi biberon ile beslesin.

İlk başlarken bebeğinizin hoşuna giden bir içeceği biberonun içine koyun.
Bebeğiniz uyurken uykudan kaldırıp biberon verin,bir süre sonra uyanıkken de biberonu kabul eder.
Bebek biberonu istemezse ondan uzaklaştırın sonra tekrar deneyin.

Meyveli Yulaf Ezmesi

Daha önce bebek beslenmesinde yulafın önemini yazmıştım.Geçenlerde aldığım bir bebek dergisinde bu meyveli yulaf ezmesi tarifini gördüm,bu tarifi hazırlaması oldukça kolay ve ara öğünlerde ya da arasıra kahvaltı olarakta verebilirsiniz.

Bu meyveli yulaf ezmesi tarifi 6 aylık bebek yemeği olarak hazırlanmış,bence içinde süt olması nedeniyle 9 aylık bebeklerden daha küçüklerde sade su ile yapılsa daha iyi olur.Bebek büyüyünce su ve süt karışımı ile bu tarifi hazırlamak daha iyi olur.

Meyveli Yulaf Emesinin malzemeleri:

1 büyük elma
1 büyük armut
4-5 adet doğranmış kuru kayısı
4 yemek kaşığı su
150 ml süt

15 gr yulaf ezmesi
Meyveli Yulaf Ezmesinin yapılışı:

4 yemek kaşığı su ile meyveleri bir tencerede 5 dakika haşlayın.Su(ya da süt )ile yulaf ezmesini kaynatıp 3 dakika demlendirin,son olarak meyvelerle yulaf ezmesini karıştırın.

Yürürken çabuk yorulanların belinde daralma olabilir

Güncel Haberler - Sağlık

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Nöroşirurji Uzmanı Doç. Dr. Başar Atalay, orta ve ileri yaşlarda çok sık görülen bel kanalındaki daralmaların fark edilmemesinin kronik sinir basıları ve bel ağrılarına yol açtığına dikkat çekerek “Eskiden kilometrelerce yürüyebilen bir kişi birkaç yüz metre yürüyüp dinlenmeye ihtiyaç duyuyorsa bel kanalında daralmadan şüphelenilebilir” diyor.

Bel hastalıkları arasında en sık görülenlerden biri olan bel kanalı daralması çoğu zaman başka hastalıklarla karıştırıldığı için teşhis ve tedavisinde gecikme olabiliyor. Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Nöroşirurji Uzmanı Doç. Dr. Başar Atalay, “Bel kanalındaki daralmalar yaşlanmayla ilgili bir süreçtir. Nasıl ki, zaman içinde saçlarımız beyazlar, cildimiz kırışırsa, kemiklerimizde de deformasyon olur. Ne derece deformasyon ve daralma olmuşsa bu kanalın içindeki sinirlerde de o derece ağır sıkışma meydana gelir. Bu daralma sonucunda sinirlerin üzerinde oluşan baskı hastalarda yürüme zorlukları ve bel ağrılarına neden olur” diyor.

Belde kanal daralmasının çoğu zaman bel fıtığı ile karıştırılabildiğine dikkat çeken Dr. Atalay, farkı şöyle anlatıyor:

“Aslında bel fıtığı ile bel daralması aynı şey değil. Bel fıtığı diskteki yıpranma neticesinde bu diskin yerinden kayarak sinirleri sıkıştırmasıyla oluşuyor. Beldeki daralma ise omurga kemiğindeki deformasyon ve omurgadaki kemik kanalda yer alan sinirlerin sıkışması neticesinde ortaya çıkıyor. Daralmada disklerdeki hafif bir kabarıklık bile ağır ağrı ya da kuvvet kaybına neden olabiliyor. İkisinin teşhisini de öncelikle hastayı dinleyerek anlıyoruz. Örneğin hasta “Ben eskiden 1-2 kilometre yürüyebiliyordum ama artık o kadar yürüyemiyorum. 100 metre yürüyünce hemen oturarak dinlenme ihtiyacı hissediyorum” diyor. Araştırdığımızda bel kanalında daralma ortaya çıkıyor. Bel kanalında daralma olunca yürüme kapasitesi azalıyor. Bel fıtığında ise şiddetli bel ve bacak ağrısı daha ön plandadır. Bel fıtığında hasta dinlense bile ağrı geçmiyor ama kanal daralmasında hasta dinlenince ağrı geçiyor.”

Beldeki kanal daralması, belde kayma ve fıtık ile beraber de görülebiliyor ve o zaman durum daha da ağır olabiliyor. Bacak damarlarındaki tıkanıklıklar da bel kanal daralmasına benzer şikâyetler ortaya çıkarabiliyor ve birbirleriyle karıştırılabiliyor.

Dr. Atalay, bel kanalındaki daralmanın tedavisinin cerrahi olarak kanalın açılması olduğunu belirterek tedavi konusunda şunları söylüyor:

“Bel kanalını ölçüyoruz. Bel kanalının ön arka çapının normalde 12 milimin altında olmaması lazım. Bunun altındaysa ve şikâyet çoksa, ‘o zaman ameliyat lazım’ diyoruz. Yani nörolojik kayıp, yürüme kapasitesinin azalması ve sürekli ağrı durumlarında ameliyat öneriyoruz. Kanal açılarak genişletildiği zaman sıkışıklık gideriliyor. Yani sinir üzerindeki baskı kaldırılıyor ve böylece hastanın yürüme kapasitesi artıyor” diyor.

Ameliyatlarda mikrocerrahi teknikler kullanıldığını belirten Dr. Atalay bazı durumlarda omurga kemik kanalında pencereler açmanın yeterli olabildiğini bazı durumlarda ise bel omurga kemiklerine titanyum vidalar ve çubuklar koyarak kaynatma yapmak gerektiğini bildiriyor. Dr. Atalay bu ameliyatların sinir cerrahisinin en kompleks ameliyatlarından olduğunu ve sinirlerin üzerinde cerrahının çok titiz çalışması gerektiğini vurguluyor.

Doç. Dr. Başar Atalay, kanal daralmasının kronik hale gelmesinin geri dönülmez sonuçlar doğurduğunu söylüyor:

“Sinirdeki deformasyonlar ve ağır baskılar neticesinde nöropatik ağrı ortaya çıkıyor. Böyle durumlar ortaya çıktıktan sonra o sinirleri ameliyatla rahatlatsanız bile ağrının düzelmesi çok uzun zaman alıyor. Hastanın iyi bir hayat kalitesine erişmesi için gereken süre uzuyor ve sinir üzerindeki ödemi azaltıcı veya nöropatik ağrıyı giderici ilaçlar kullanmak gerekiyor. Beldeki daralmalar çok ağırsa idrar kaçırmalar, cinsel problemler, mesane ve kabızlık gibi bağırsak problemleri de ortaya çıkabiliyor” diyor.

Uykusuzluk bebeklerde gelişim bozukluğuna neden oluyor

Güncel Haberler - Bebek & Çocuk

Bebeklerin günlerinin büyük bir kısmı uyuyarak geçiyor. Birçok ihtiyacın karşılandığı bu uyku devresi, bebeklerin büyümesine de katkıda bulunuyor. Bebeklerin büyümesine yardımcı olan büyüme hormonu bebeklerin derin uykusunda salgılanıyor.

Uyku hemen bütün canlıların olmazsa olmaz fizyolojik ihtiyaçlarından birisidir. Özellikle en gelişmiş ve karmaşık beyin yapısına sahip insanlar için uykusuz yaşam sürdürebilmek mümkün değildir. İnsan yavrusu doğduğunda beyni tamamen gelişmiş ve olgunlaşmış değildir. Beyin ağırlığı yaşamın ilk aylarında iki katına çıkar, ilk yıllarında yeniden iki misli büyür. Bu büyüme süreci içinde yaşamımızı ömür boyu etkileyecek sinirsel bağlantılar oluşturulur ve pekiştirilir. Bu süreç içinde beynin uykuya ihtiyacı her zamankinden daha çoktur. Yeni doğan, günde 19-22 saat uyuyabilir.

Daha da önemlisi, bu uykunun %80’e varan oranı, REM Uykusu adını verdiğimiz, rüyaların en sık görüldüğü ve belleğimizin pekiştiği uyku evresi içinde geçer. Sağlıklı büyüme ve zihinsel gelişme için sağlıklı uyku vazgeçilmez bir koşuldur. Bundan başka, büyüme hormonu özellikle derin uyku evresinde salgılanır ve bebeğin/çocuğun düzgün gelişmesinde en önemli rolü oynar. Bu nedenlerle çocuklardaki uyku kalitesini ve süresini bozan problemler, önemli gelişim ve davranış sorunlarına yol açabilirler. Bu problemlerin bir kısmı ısı, gürültü, yatağın rahatsızlığı gibi dış etkenlerden, bazıları sindirim sorunları, diş çıkartma, ağrılar ve acılardan kaynaklanabilir. Çocuklar bilinçlendikçe korkular, endişeler ve huzursuzluklar kötü rüyalar, kabuslar da uykularını zaman zaman olumsuz etkiliyebilir.

Anne-babaların dikkat etmesi gereken bir problem de bebeklerin ve çocukların uykudaki solunumlarının düzgün olup olmadığıdır. Zaman zaman hırıltılı nefes almak veya 1-2 saniye nefes tutmak olağan sayılabilir. Ama horlama, 3-4 saniyeyi aşan nefes kesilmeleri, nefes tutarak çırpınarak uyanma, özellikle dudaklarda hafif de olsa morarmalar, uyku apnesi veya üst solunum yolları direnci adları verilen rahatsızlıkların belirtileridir ve çocuğun mutlaka bir çocuk doktoruna ve gerekirse kulak-burun-boğaz hekimine gösterilmesi gerekir.

Bu sorun bir kaç haftadan çok sürerse ve yakın ailede horlama, uykuda nefes kesilmesi gibi belirtileri olan bireyler varsa çocuğun bir uyku testinden geçmesi gerekli olabilir. Bütün gece, solunum, oksijenlenme, kalp atımı ve uyku EEG’sinin izlendiği ve polisomnografi adı verilen test sonuçlarına göre, sorunun cinsine ve derecesine uygun tedavi belirlenir.

Uykuda horlama veya nefes almada zorlukla ve düzensizlikle ortaya çıkan solunum bozukluklarında beyin, nefes kesilmelerini sonlandırmak için birkaç saniye için bile olsa uyanmak ve hava yollarını açmak zorundadır. Bu kısacık uyanmalar ise uyku devamlılığını bozar, kalitesini düşürür. Sonuç ise davranış bozuklukları, öğrenme güçlükleri, dalgınlık, huysuzluk, aşırı yaramazlık gibi problemlerden gece altını ıslatmaya varan çok sayıda soruna yol açabilir. Atalarımız, “Uyusun da büyüsün!” diye ninni söylerken büyüme hormonunun derin uykuda salgılandığını acaba biliyorlar mıydı?

Çocuklarda büyüme geriliğini dikkate alın

Güncel Haberler - Bebek & Çocuk

Çocuk bedeni, sürekli büyüme ve gelişme gösteren dinamik bir yapıya sahiptir. Büyüme bir çocuğun sağlıklı olduğunun en önemli göstergesidir. Normal büyüme ve gelişme süreci genetik, beslenme, hormonal ve psikososyal faktörlerden etkilenir. Ayrıca vücuttaki tüm organ sistemlerinin de sağlıklı bir biçimde çalışması gerekir.

Hormon eksikliklerinde büyüme geriliği en önemli bulgulardandır. Başta hipofiz bezinden salgılanan büyüme hormonu (BH) olmak üzere tiroid ve cinsiyet hormonları büyümeyi düzenlerler.

Büyüme hormonu düzenli bir salınım göstermez, zaman zaman salgı atakları yapar. Salınım atakları özellikle gece uyku döneminde sıktır. Başlıca etkileri şunlardır; kan şekerini yükseltir, vücuttaki yağ yıkımını artırır, kolesterol ve trigliseridi azaltır, protein sentezi ve hücre yapımını uyarır. Sonuncu etki en belirgin olarak kemik ve kıkırdak dokusu üzerinedir. BH ve bunun etkisiyle vücutta üretilen bazı büyüme faktörleri, kemik uçlarında büyüme plağındaki kıkırdak hücrelerinin bölünmesini ve çoğalmasını sağlayarak boy uzamasını sağlarlar.

Büyüme hormonu eksikliğinde, çocuğun boyu kendi yaş grubu için belirlenmiş olan standardın altında kalır. Bu gerilik özellikle 2 yaşından sonra belirginleşir. Vücut bölümleri birbiri ile orantılı olan hastanın göbek bölgesinde, yağlanma görülür. Boyuna göre kilosu daha fazla olup, kemik olgunlaşması (kemik yaşı) geridir. Ağır ve erken başlangıçlı olgularda, alın belirgin, burun kökü basık (taş bebek yüzü), cilt ve saçlar ince, ses tizdir. Süt çocukluğu ve erken çocukluk döneminde açlıkta şeker düşüklüğü gelişebilir.

Yaklaşık 4000 canlı doğumda bir görülen BH eksikliği pek çok nedenden kaynaklanabilir. Hipofiz bezinin gelişim bozuklukları, gen bozukluğuna bağlı hormon yapımında azlık veya yapısında bozukluk, beyindeki hastalıklar, tümörler, cerrahi uygulamalar ve kafa travmaları, kafaya uygulanan radyasyon, dokuların hormon algılayıcı sisteminde (reseptör) bozukluk başlıca nedenlerdir. Ayrıca kötü beslenme, sevgisizlik, bazı ilaç tedavileri sırasında da geçici BH eksikliği görülebilir.

Boyu standardın altında, kemik yaşı geri, bir yıllık uzaması o yaş grubunda beklenenden az (4 yaşından itibaren yıllık uzama 4cm’den az ise yetersiz uzama var demektir) olan çocuklarda buna yol açabilecek nedenlerin irdelenmesi gerekir. Bu tür hastalarda öncelikle boy kısalığı yapabilecek diğer nedenlerin olmadığı gösterilmelidir. Ayrıca çocuğun boyu, aile potansiyelinin gerisinde ise, yine ileri araştırmalara gerek vardır. Sonraki aşamada BH eksikliği olup olmadığının değerlendirilmesi gereklidir. Büyüme hormonunun düzenli bir salınımı olmadığından herhangi bir saatte alınan kandaki hormon düzeyi yanıltıcı olabilir. Bu nedenle pediatrik endokrinolog denetiminde gerçek hormon düzeyini belirlemek için uyarı testleri yapılmalıdır. İki farklı uyarı testine yetersiz BH artışı tespit edilirse “büyüme hormonu eksikliği” tanısı konulmuş olur.

Günümüzde BH eksikliği tedavisi başarılı bir şekilde yapılabilmektedir. Tedavide, DNA teknolojisi ile üretilen insan BH’nu kullanılır. Hormon, ilaca özel kalemlerle cilt altı enjeksiyonu şeklinde uygulanır. Normal fizyolojiyle uyumlu olması için enjeksiyonlar gece yatmadan önce yapılır. Büyüme plakları (epifiz) kapanıncaya kadar tedavinin devam etmesi gereklidir. İlacın dozu, büyümeye katkısı ve yan etkileri yönünden mutlaka endokrinolog kontrolünde kalınması gereklidir. Eksik olan hormonun yerine konması şeklinde olan büyüme hormonu tedavisinin yan etkileri az olup, 3 aylık periyotlarda laboratuar tetkikleri ile kontrol edilir.

Büyüme hormonu ilaçları ithal ilaçlar olup, halen Türkiye’de beş firmaya ait ilaçlar aktif olarak kullanılmaktadır. Maliyeti yüksek bir tedavidir. Ülkemizdeki sağlık sigortalarının büyük kısmı tedavi giderlerini karşılamaktadır.

VKV Amerikan Hastanesi
Pediatri Bölümü
Çocuk Endokrinoloji Uzmanı Dr. Nihal Memioğlu

Parmak emme alışkanlığı için Geçiş Nesnesi

Bebek & Çocuk

Bebekle kurulan ilişkinin duygusal kalitesi, ihtiyaçlarının doğru anlaşılması ve zamanında karşılanması bu ilişkiyi güçlendirecektir. Uykuya geçişte “geçiş nesnesi” dediğimiz oyuncak gibi benimseyebileceği objeleri yatağına koymak onu rahatlatacaktır. Parmak emmeyi küçümsemek, utandırmak çözüm yöntemi olarak kullanılmamalı. Olumlu davranışlarına odaklanmak, sözlü övgüler ve teşvik edici minik ödüller kullanılmalıdır. Parmak emmek, çocuğun yaşamının ilk aylarından itibaren görülebilen bir davranıştır. Kendini rahatlatmaya yönelik yaptığı bu davranış zaman içerisinde annenin olmadığı ve sıkıntı hissettiği her durumda karşımıza çıkabilir.


Bebeklerin her ağlamasını ve rahatsızlık hissettikleri durumları emzirerek geçirmeye çalışmak zaman içerisinde kurulan bağın bağımlılığa dönüşmesini sağlamaktadır. Oysa ilişki kurmanın ve bebeği rahatlatmanın bir çok şekli bulunmaktadır. Annenin memesinin yerini tutan parmağı emmekten vazgeçmek, ilerleyen dönemlerde pek de kolay olmamaktadır. Bebekle kurulan ilişkinin duygusal kalitesi, ihtiyaçlarının doğru anlaşılması ve zamanında karşılanması bu ilişkiyi güçlendirecektir. • Uykuya geçişte “geçiş nesnesi” dediğimiz oyuncak gibi benimseyebileceği objeleri yatağına koymak onu rahatlatacaktır. • Parmak emmeyi küçümsemek, utandırmak çözüm yöntemi olarak kullanılmamalı. • Sağlığı ve gelişimi ile ilgili kaygılar iyi ifadelerle anlatılmalı.


• Bu anne ve çocuk arasında kazanılan bir savaşa dönüştürülmemelidir. •


Olumlu davranışlarına odaklanmak, sözlü övgüler ve teşvik edici minik ödüller kullanılmalıdır. Tırnak yemek, derilerini kopartmak ve yaşı büyümüş olmasına rağmen hala yoğun parmak emmek davranışlarını gösteren çocukların ortak özelliklerinin sıkıntı yaratan durumlarda ya da boş kaldıkları ve yönlendirilmedikleri anlarda bu davranışlara başvurdukları gözlenmektedir. Uzun süre yalnız kalmak, yaratıcı oyunları ve birlikte oyun oynamayı teşvik etmemek ve bunun gibi çocuğun durağan kaldığı durumların fazlalığında bu davranışlarda sıklıkla karşılaşılabilinir. Tırnak yeme, okul öncesi dönemde, öncelikle çevresindeki tırnak yiyen başka bir bireyi taklit ederek başlayabilir. Stres yaratan durumlarda, duygularını ifade edemediği anlarda ve yetişkinlerinden gerekli ilgi ve değeri görmediği zaman iç gerginliğini ifade etmek için yarattığı bir duruma dönüşebilir. Yoğun yaşandığını düşündüğünüz bu davranışları çözmeye çalışmadan önce aile sisteminizin işleyişine çocuğunuzla kurduğunuz ilişkideki karşılıklı duygu alışverişinize ve bütün bu davranışları etkileyebilecek başka faktörlerin olup olmadığına dikkatlice bakmak gerekir. Sıklıkla tekrar eden ve çocuğun sosyal uyumunu bozan davranışlarda ise bir uzmana başvurulması gerekir.


VKV Amerikan Hastanesi Pediatri Bölümü Pedagog Güzide Soyak