16 Ocak 2009 Cuma

İkizi Bebek ve Bakımı


Gebe kadın bir bebek düşüncesindeyken birden ikiz bebekleri olacağını öğrenince telaşlanması olağandır. Çünkü bir bebek için düşünülen planlar artık iki bebek için yapılmaya başlanmalıdır. Anne adaylarının bir kısmı doğacak olan bebeğin ihtiyaçlarını gidermek için gebeliğin son aylarını beklerken bazı annelerde gebe olduklarında öğrendikleri andan itibaren ihtiyaç listesini hazırlamaya başlarlar. İkiz bebek bekleyen annelerin olması gerekenden daha önce doğum yapmaları beklenir.

Bu nedenle ikiz anneleri belirlenen doğum tarihinden daha önce bebeğin tüm ihtiyaçlarını giderecek durumda olmalıdırlar. Bir bebeğin anneyi ne kadar yorabileceği bilinirken, iki bebek olduğunda neler yaşayacağınızı düşünerek kendinize bebekler dünyaya gelmeden bol bol vakit ayırın. İkizleri emzirmek oldukça güç olabilir.

Sizin için iki yöntem önerilmektedir.

İsterseniz bebeklerinizin ikisini aynı anda emzirebilir ya da birini emzirdikten sonra bir diğerine geçebilirsiniz. Bebeklerinizin ikisini de kucağınıza alın, bacakları dışa dönük gelecek şekilde kucağınıza yatırın. Daha sonra bir memenizi birine, diğer memenizi de ötekine verin. Bu şekilde emzirmeye başlayın. Bu işlemi yaparken sık sık bebekleri diğer memeyi emmesi için değiştirin. Bebekleri aynı anda emzirmeniz halinde zamandan da tasarruf edeceksinizdir.

İkizleri aynı anda emzirmek size zor geliyorsa onları tek tek emzirmeyi deneyin. Bazı annelerin sütleri az olduğundan bebeklere mama takviyesi yapabilirler. Bu şekilde bebeklerinizi biberonla emzirmeniz gerekecektir. İsterseniz biberonla gıda alımını da aynı anda yapabilirsiniz. Bebeklerinizin ikisini de düz bir zemine yatırın ve başlarının yüksekte olmasını sağlamak için başlarının altına bir yastık koyun. Daha sonra da biberonları ellerinize alın ve bir elinizle birini beslerken, diğer elinizle de diğer bebeğinizi besleyin. Bu işlemi de ayrı ayrı yapabilirsiniz. Bu şekilde bebeklerinizle tek tek daha iyi ilgilenmeniz de olasıdır.

İkiz bebekleri aynı anda banyo yaptırmak zor olabilir.

Bebeklerinizi aynı anda banyo yaptırabilmeniz için sizin de katılımınız gereklidir. Küvetin içine girerek bebeklerinizi kucağınıza alın ve hep birlikte banyo yapmaya başlayın. Bu tarzda yapılan banyolar oldukça uzun sürebilir. Bu nedenle ikizlerinizi tek tek yıkamanız daha avantajlı olacaktır. Bir bebeğiniz uyurken diğerini yıkayabilir ve diğeri uyuduğunda da onu yıkayabilirsiniz.

Bir kaç haftalık olan bir bebeği sık sık yıkamak zorunlu değildir, bu nedenle onları silebilirsinizde.İkiz bebek anneleri oldukça fazla yorulurlar. Evde yalnız olmadığınız zamanlarda bebeklerle başkalarının ilgilenmesini sağlayın.

Örneğin anneanne ya da babaanne evde bulunduğunda bebeklerle ilgilenmelerini sağlayın. Eşinizin evde olduğu zamanlarda yapmanız gereken her şeyin yarısını onun da yapmasını sağlayın. Bu arada eşinizin sürekli aynı bebekle ilgilenmesine izin vermeyin, bu şekilde diğer bebek eşinize uzak kalır ve sürekli sizi yanında isteyebilir.

Yeni doğanlar geceleri sık sık uyanabilirler. Bu nedenle özellikle ikiz anneleri bir çok geceyi uykusuz geçirir. Geceleri bebeklerinizin birinin ihtiyaçlarını karşılarken uygulamaların aynısını diğerine de tekrarlayın. Bu şekilde gece boyunca sık sık uyandırılmak zorunda kalmazsınız.

İkiz bebek sahibi olmanızdan dolayı evinizin doğum yapmadan önceki düzende olmasını beklemeyin. Bu nedenle yemeklerinizi hazır olanlardan seçin, evinizin bakımında size yardımcı olması için bir yardımcı edinin.

Böylece bebeklerinizle ve kendinizle ilgilenmek için daha çok zamanınız olacaktır. Özel işlerinizi bebekleriniz uyurken yapın ya da onlar uyurken sizde dinlenin.Aynı anda çılgınlar gibi bağıran iki bebekle birden ilgilenmek olanaksız gibidir.

Bu nedenle sizin bir kişi olduğunuzu ve bu yüzden aynı anda iki bebekle birden ilgilenemeyeceğinizi bebeklerinizin anlamasını sağlayın.İkizler bebeklik dönemlerinde oldukça yaramaz ve birbirleriyle hiç anlaşamayacakmış gibi görünse de ilerleyen günlerde oldukça iki iyi dost olurlar.

Bu nedenle yaşadığınız bu zor durumların bir gün biteceğini unutmayın.İkizlerin bir kısmı birbirlerine oldukça benzerken bir kısmı da çok az benzeyebilir. Birbirlerinin aynısı olan bebeklerin bakımı daha zordur.

Biraz önce hangisini yedirdiğinizi anlamanız zor olabilir. Bu nedenle bebekleri ayırabilmek için onların üzerinde bir işaret olmasını sağlayın ya da farklı giydirin. Bebeklerinizin ikisi de birer melek olmayacaktır, mutlaka içlerinden biri yaramaz olur.

Bu nedenle her türlü oluşuma hazır bulunmalısınız. İkiz bebek sahibi olan diğer ailelerle ilişkiler kurun ve onlardan tavsiyeler isteyin. Bu şekilde yapılan yardımlaşmalar size olumlu faydalar sağlayabilir.

Suda Doğum ve Riskleri


Su altında doğumla ilgili merak ve sorular daha çok bu konudaki eksik bilgi ve meraktan kaynaklanıyor.Doğum konusunda en çok sorulan sorular doğum şeklinin anne ve çocuk üzerine etkileri konusunda oluyor. Özellikle doğum ağrısı konusundaki korkular bazı hastaları sezaryenle doğum seçeneğine yöneltebilmektedir. Normal doğum konusunda kararlı hastalar ise özellikle doğum eylemi sırasında çekilen ağrılar ve ağrısız doğumla ilgili sorularla karşımıza çıkmakta. Doğum eylemi sırasında ağrıların azaltılması konusu ile birlikte alternatif doğum yöntemleri ve bu arada su altında doğumla ilgili sorularla da oldukça sık karşılaşıyoruz.


İlk defa Fransa’da uygulandıSu altında doğumla ilgili merak ve sorular daha çok bu konudaki eksik bilgi ve meraktan kaynaklanmaktadır. Bebeğin anne karnında su içinde yaşadığı ve bu nedenle su içerisine doğmasının da daha fizyolojik olacağı düşünülmekte ve suda doğumun esas olarak bebek açısından daha iyi olduğu düşünülmektedir. Suda doğum ilk defa 1805 yılında Fransa’da yapılmasına karşın şu ana kadar bu konuda ciddi çalışmalar yapılmamıştır. 1985-1999 yılları arasında toplam olarak 150.000’nin üzerinde su altında doğum yapıldığı tahmin edilmektedir.


Bebek için risk taşıyorBu konuda yapılan çalışmalar bütün olarak incelendiğinde su altında doğumun bebek açısından birçok riskleri olduğu görülmektedir. Öncellikle şunu belirtmek gerekir ki suda doğum bebek açısından bir avantaj sağlamamakta, anne için kanıtlanmamakla birlikte daha aza ağrıya neden olmaktadır. Yani suda doğum bebek için değil, belki anne için daha avantajlı görünmektedirBu konuda yapılan çalışmalar incelendiğinde şu sonuçlar ortaya çıkmaktadır:

1. Genel olarak su altında doğumun daha iyi olduğun dair kanıt bulunmamaktadır.

2. Bebekte su yutulmasına bağlı olarak kandaki tuz oranı düşebilmekte ve bu beyin fonksiyonlarında bozulmaya neden olabilmektedir. Bu nedenle suya tuz eklenmesi önerilmektedir.

3. Bebeğe sudan mikrop bulaşabilmektedir. Ayrıca gebe kadının dışkısında buluna bazı mikroplarda bebeğe bulaşabilmektedir.

4. Su altında doğumda bebek doğduktan hemen sonra dışarıya çıkarılması gerekir. Bu çıkarma sırasında göbek kordonunda hızlı veya fazla çekilmeye bağlı olarak kopmalar görülebilmektedir. Bu da sonuç olarak bebekte kan kaybına neden olmaktadır.

5. Nadirde olsa bebekte boğulmalar görülebilmektedir.

6. Bebekte omuzun çıkmaması ve bebekte bir sıkıntı olduğu halde geç doğum gibi risklerde görülebilmektedir.

7. Su havuzunda uzun süre kalma sonucunda annenin ateşi yükselebilmektedir.

Annenin vücut ısısı önemliAnne vücut ısısındaki artış cilde olan kan akımının artması ve rahime giden kan akımının azalmasına neden oluyor. Anne vücut ısısındaki artışla birlikte bebek kalp atımlarında ve metabolizmasında artış olmaktadır. Bebekteki metabolizma artışı ve rahime giden kanın azalması bebekte oksijenlenmenin bozulmasına neden olabilmekte ve bunun süresinin uzaması da beyin fonksiyonlarını bozabilmektedir.

Daha az ağrı henüz kanıtlanmadı

Sonuç olarak suda doğumun şu an için kanıtlanmış bir avantajı bulunmamaktadır. Annenin daha az ağrı çektiği konusu da henüz kanıtlanmamıştır. Ancak bu konuda yeterli çalışma bulunmaması dolayısı ile bu doğum şekline tamamen karşı olduğumuzu da söylemek şu an için olası değil. Sadece bu konuda geniş ve iyi planlanmış çalışmalar yapılması gerektiğini ve bu çalışmalar sonuçlanıncaya kadar hastalara önerilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.

Microenjeksiyon ve Tüp Bebek Aynı mıdır?


Mikroenjeksiyon (ICSI) da bir tüp bebek uygulamasıdır. Burada da tüp bebek olarak bilinen klasik IVF’teki gibi döllenme vücut dışında gerçekleştirilir. Klasik IVF’te, toplanan yumurtalar belli sayılarda kültür kaplarına koyulur ve bu kaplara her yumurta için 100-150 bin sperm eklenir.

Sperm ve yumurta dış ortamda bir araya getirilip, gazı, nemi, ısısı yumurtalık kanalı özelliğinde olan enkübatör (kuluçka makinesi) içerisinde 16-18 saat bırakılır. Klasik IVF’te yumurtayı dölleme işi spermler tarafından gerçekleştirilir. Hem sperm dölleme yeteneğinde olabilmeli , hem de yumurtanın zarı spermin giremeyeceği kadar kalın olmamalıdır. Ayrıca bağışıklıkla ilgili bir problem bulunmamalıdır.

Spermin yumurtaya girebilmesi için önce yumurta zarına bağlanabilmesi gerekir. Sperme karşı antikor varlığı bu bağlamayı engelleyebilir. Sayı, hareketlilik ve yapısal özellikler açısından uygun sperm yoksa tüpbebeğin daha ileri aşaması olan mikroenjeksiyon yapılır. Burada, önce, yumurtanın etrafındaki hücreler kimyasal ve mekanik olarak temizlenmelidir.Daha sonra, özel bir mikroskop altında, dölleme işini yapacak sperm, tek tek seçilerek yumurtaya enjekte edilir.Yumurtanın olgun ve döllenebilme kapasitesine sahip olması gerekir.Bu aşamadaki yumurtaya Metafaz II (MII) denir. Toplanan yumurtaların hepsi aynı olgunlukta ve kalitede olmayabilir.

Polar cisimcik adı verilen yapının yumurtanın zarı ile içini dolduran sitoplazma denilen kısmın arasındaki boşlukta bulunması gerekir. Bu cisimciğin altında genetik materyal bulunduğu için enjeksiyon sırasında bu kısım saat 6 veya 12 yönüne getirilir. Saat 3 yönünden içinde sperm olan iğne yumurtaya sokularak sperm içeri bırakılır. Polar cisimciği olmayan yumurtaya Metafaz I (MI) denir.Yaklaşık 10 saat sonra MII aşamasına geçebilir.

Bunların dışında çok küçük foliküllerden alınan olgunlaşmamış yumurtalara GV(Germinal Vezikül) veya erken olgunlaşıp bozulmaya başlayan yumurtaya postmatür adı verilir.Tüpbebekte yumurtalar soyulmadığı için hangi aşamada olduğu bilinemez. Mikroenjeksiyonda ise polar cisimcik varlığı ve enjeksiyon yeri için yumurta mutlaka etrafındaki hücrelerden arındırılmalıdır.

Kimlere ICSI Yapılır?

Mikroenjeksiyon uygulamalarının başlaması , özellikle ağır “erkek faktörü” denilen ileri derecede sperm problemi olan hastalar için adeta yeni bir umut olmuştur. Sperm sayısı , hareketliliği ve yapısı ile ilgili ağır sorunlu olguların başka şansı yoktur. Örneğin, sperm sayısı yüz binin altında ise , hareketlilik %0-10 arasında ve anormal hücre oranı %96’nın üzerinde ise ICSI yapılır. Spermiyogram testinde hiç sperm bulunmayan hastaların bir kısmında üreme kanalında veya testisinde sperm bulunabilir. Özellikle testis kaynaklı çok az sayıdaki sperm ile ICSI yapılabilir. Daha önce klasik tüpbebek (IVF) uygulanıp döllenmenin hiç olmadığı veya çok az olduğu olgulara mikroenjeksiyon yapmak gerekebilir. Çok sık rastlanmasa da , bazen spermin başında bulunan ve yumurta zarına girebilmek için gerekli enzimleri barındıran akrozom denilen kısım hiç olmayabilir veya işlevini göremez. Bu kişilerde de döllenme ancak mikroenjeksiyon ile sağlanır.

Assisted Hatching Nedir? Nasıl Yapılır? Kimlere Uygulanır?

Sözcük anlamı tutunmaya yardımcı olmaktır. Rahim içine verilen embriyonun, gebeliği sağlayabilmesi için embriyoyu saran zarın açılması (hatching) gerekir. Böylece embriyo dışarı çıkarak rahim duvarına tutunabilir (İmplantasyon).Dolayısıyla Assisted hatching embriyoyu saran zarda, delik açmaktır. Üç şekilde yapılabilmektedir:

1)Kimyasal Assisted –Hatching: Kimyasal bir madde yardımıyla ki bu genellikle asittir zarda delik açılır. Kullanılan asitin embriyoya zarar verme olasılığı da vardır. Bu yüzden günümüzde fazla tercih edilmemektedir.

2)Mekanik Assisted –Hatching: Sistem mikroenjeksiyon yapar gibi hazırlanır. Embriyo, tutucu bir pipetle sabitlenir. Mikroenjeksiyon iğnesi yerine kesici bir pipet takılarak zarın üst ya da alt kısmından yavaş yavaş keser gibi pipet hareket ettirilerek zar traşlanır. Bu yöntemde embriyo dışarıda uzun süre kalmakta ve delik tam olarak açılamayabilmektedir.

3)Lazer Yardımıyla Assisted –Hatching: Çok düşük dozda lazer ışını gönderilerek zarda istenilen büyüklük ve genişlikte delik açılır. Ayrıca biyopsi yapılması gereken olgularda zar tamamen delinir. Embriyoya en az zarar veren ve dışarıda kalma süresi en kısa olan bu yöntem en çok tercih edilendir. Sistemin uygulanabilirliği çok kolay olmasına rağmen çok pahalıdır.

Kimlere Assisted Hatching yapılır? Özellikle yumurta zarının normalden kalın olduğu, dondurulup çözdürülen embriyo kullanıldığı olgularda assisted hatching gebeliğe ek bir katkı sağlayabilir. Assisted hatching ile embriyonun yuvalanma şansı %10-15 kadar arttırılabilmektedir.Op.Dr. Özgür Leylek