31 Mart 2009 Salı

Bebeğinizin Beden Dilini okuyun

Çocuklar gelişim sürecinde ilerledikleri için her yaş ve dönemde farklı beden dillerini kullanırlar. Beden dili duygularımızı doğrudan etkiler ve bunalra göre hareket ederiz.
Tabiiki yetişkinlerde sözel ifade kuvvetli ve gelişmiş olması sorunlarının çözümünü kolaylaştırmaktadır.

Çocuklarda sözel ifadenin zamanla gelişiyor olması onların kendilerini beden dilleri ile anlatmaya itmektedir. Bu nedenle çocukların bulunduğu yaş ve gelişim özelliklerine göre beden dillerini anlamaya çalışmak onlarla iletişimi kolaylaştıracaktır.

Gelişim dönemlerine göre ipucu olabilecek bir kaç beden dili tercümesi

• Yeni doğan bebek henüz ağlamayı bilmediği için refleksif olarak ağlar. Annesinin onu okşaması rahatlatır ve kendini iyi hissetmesini sağlar.

• Sallanmak çok hoşuna gider. Çünkü anne karnındaki ortamla özdeşleştirerek bilinçaltında kendini rahatlatır.

• İlk defa banyo yapan bebek kollarını açar ve dilini dışarı çıkarır. Böylece düşme korkusundan kurtulmaya çalışır.

• Çocuğun elini yada herhangi bir şeyi emmesi, ısırması onun zor durumda olduğunu merakla daha çok şey bilmek istediğini gösterir.

• Canlı gözler ilgili ve harekete hazır olduğunu gösterir.

Annemin dikkatini nasıl çekebilirim? Diye düşünen bir çocuk parmağını göstererek acıdığını anlatmaya çalışarak aslında annenin onunla ilgilenmesini istediğini ifade eder.

• Kulakları kapatmak.. çevreden gelen sesleri duymak istemediğine yada duymak istemediği konuşmalarda gösterir.

• Karşılıklı oyun oynayan anne ve çocuğun oyun esnasında kendini geri çekmesi annenin fazla müdahaleci olduğunu çocuğun aktif oyunu devam ettirmekte engellediğini gösterir.

• Kolları açarak gelme sevgi ve güven duygusu istediğini gösterir.

• Suçlandığı zaman omuzu yukarıda, baş geridedir. Bu durumda suçlandığı şey hakkında red etme yada kabul etme arasında gidip gelmektedir.

• İtiraf eden çocuk eliyle iter. İstediğini aldın artık beni rahat bırak mesajı verir.

• Aşağı sarkan eller vazgeçildiğine işaret eder.

• Kendi kendine boyama yapan çocuk gayet ciddi bir yüz ifadesi takınırken vermek istediği mesaj önemli olan sonuç değil kazanılan tecrübedir.

• Ayakların iç kısımlarının birbirine dönük açık olması çocuğun gerçek dünyadan uzak olduğunu gösterir.

• Oyuncak ayısı yada bebeği ile oynarken annenin ona davranış şekillerini oyuncağına uygular.

• Bacakları açık, elleri belinde olan çocuk kendine güvendiğini ve savunmaya geçtiğini gösterir.

• Gözlerini sıkı sıkı kapatan çocuk gerçeklerle yüzleşmek istemeyen ve çok fazla zorlandıklarında gösterdikleri tepkidir.

Sınıfta öğretmeninde söz isteyen öğrenci kalemini kaldırarak kendini göstermeye çalışırken, elini yumruk yapmış diğer bir çocuk pes ettiğini umudu kalmadığını ifade eder.

• Oyun hamuruyla oynayan iki çocuğun biri önündekine odaklanmış ve etrafıyla ilgilenmez görünürken gerçek dünyadan kopmuş tamamen işine yoğunlaşmıştır. Diğer çocuk hamuruna şekil verirken diğerininkine sürekli bakıyorsa “ Diğer çocuk ne yapıyor? Benimkinden mi?”

• Dudaklarını ısırarak çapkın bakışlarla gülümseyen bir kız çocuğu “Beni tamamen sevene kadar sana açılmayacağım..” mesajı vermektedir.

• Dolap yada masa üzerine çıkmış gururla duran bir çocuk “ Ben çoookkk büyüğüm. Hepinizden daha büyükk…” der..Çocukların beden dili yetişkinler kadar karmaşık ve zengin değil basit ve yalındır. Çocuk 10-12 yaşına gelene kadar 1=1 formülü geçerlidir.

Bir şeyi istemediklerinde kaçarlar. İçten gelen dürtüye göre hareket ederler. Çocuk için yetişkinin davranışları çok karmaşık ve zordur. Yetişkinler çocukların gönderdiği sinyalleri tam anlamıyla anlamlandıramadıklarından dolayı aralarındaki iletişim karmaşıklaşır.

10-12 yaşından sonra soyut düşüncenin başlaması sosyal oyun kurallarını kabul edebilir hafif çekingenlik karışım bir beden dili sergilemeye başlarlar.

Ebeveynin çocuğunun beden diliyle gönderdiği mesajları algılayarak onu anladığını ifade eder bir iletişim kurması çocuğun kendini güvende hissetmesini, daha az korkmasına dolayısıylada daha az saldırgan olarak bilinçli ve kendini ifade edebilen bireyler olabilirler.


Pozitif Gelişim Özel Eğitim ve Aile Danışmalığı MerkeziÇocuk Gelişimi Uzmanı Şenay Yılmaz

Bebeğinizi Doğumdan Hemen sonra Emzirin

Bebeğinizi emzirmeye ne zaman başlamalısınız?
• Bebeğinizi doğumdan sonra, ilk yarım saat (30–60 dk.) içerisinde, kendinize gelir gelmez emzirmeye başlamalısınız.

• Doğumdan sonra ilk birkaç gün içerisinde gelen koyu ağız sütü bebeğe mutlaka verilmelidir. Bebeğinizi hastalıklardan korur.

• Doğumdan hemen sonra emzirmeye başlayan annenin önceleri az miktarda gelen sütü, bebeğin emmesi ile beraber kısa sürede artacaktır. Doğumdan sonra 1–2 gün süt gelmese bile ek bir gıda verilmemeli, bebek sık sık emzirilmelidir.

Bebeğinizi ne sıklıkla ve nasıl emzirmelisiniz?

• Bebeğinizi her ağladığında ve her istediğinde emziriniz. Emzirmeye zaman sınırı konulmadan, bebeğinizi gündüz ve gece her istediğinde emziriniz. Özellikle geceleri emzirme süt üretiminizi artıracaktır Yeni doğan bebekler genellikle günde 8–10 öğün emmek isterler. Öğün sayısı daha sonra giderek azalır.

• Bebeğin vücudu anneye yakın olmalı, baş ve vücudu düz bir şekilde tutulmalı, gerekirse omuz ile birlikte poposundan desteklenmeli ve burnu anne memesi ile aynı hizada olmalıdır. Emzirme esnasında meme çevresindeki koyu renkli bölgeyi çocuk ağzına almalıdır.

• Doğumdan sonra emzirmeye başlayan annenin Sık ve doğru emzirme, bol sütün gelmesini sağladığı gibi göğüslerin şişmesini ve acımasını da önler.

Bebeğinizi her ağladığında emzirin

• Bebeğinize ilk 6 ay sadece anne sütü vermelisiniz.

• 6. aydan sonra 2 yaşına gelene kadar uygun ek gıdalar ile birlikte anne sütü vermeye devam etmelisiniz.Bebeği ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslemek ne kadar önemli ise, zamanında uygun ek gıdalara başlamak da bebeğinizin sağlıklı gelişimi için çok önemlidir.Bebeğinizi ilk 6 ay sadece emzirin, 6. aydan sonra uygun ek gıdalar verin.Bebeğinizin Anne Sütü ile Yeterince Beslendiğini Nasıl Anlarsınız?

• Bebeğiniz günde en az 6 kez idrar yapıyor, 1–2 kez kakasını yapıyor ve ayda en az 500 gr. kilo alıyor ise bebeğinizin aldığı anne sütü yeterlidir.

Erken Doğan Bebekler Körlük Riski Taşıyor

İnsanların hayatlarında en mutlu olduğu anların başında, anne baba olduklarını öğrendikleri ve bebeklerini kucaklarına aldıkları an gelir. Bebekleri prematüre doğan ebeveynler için ise yorucu bir maraton başlar.

Onlar için en önemli şey bebeğin yaşamasıdır. Gelişen tıp teknolojisi sonucunda geçmişe oranla daha çok bebek yaşatılıyor. Ancak bu olumlu gelişme beraberinde, erken teşhis edilmediği taktirde her iki gözde de körlüğe yol açan Prematüre Retinopatisi hastası bebeklerin sayısında da artışa neden oluyor.

Hastalığın körlüğe dönüşmesini engellemenin tek yolu ise erken teşhis ve tedaviden geçiyor. Bebeklerin gözlerindeki damarlar, doğuncaya kadar gelişir. Erken doğan bebeklerde bu gelişme tamamlanmadığı için doğduktan sonra da devam eder.

Prematüre bebekleri yaşatmak için yüksek konsantrasyonlarda verilen oksijen, gözdeki damarların anormal gelişmesine sebep olur. Bunun sonucunda ise damarlanması tamamlanmamış bebeklerin retinalarında kısaca ROP olarak tabir edilen, Prematüre Retinopatisi hastalığı meydana gelir.

Erken dönemde tedavi edilmezse her iki gözde de körlüğe yol açar. Hastalığa yakalanan bebek sayısındaki yükselişe rağmen Türkiye’de sadece iki hastanede tedavi yapılabiliyor. Bu merkezlerden biri de Dünya Göz Grubu’nda yer alıyor.

Prematüre Retinopatisi’nin en sık görüldüğü grup 1.000 gramın altında doğanlardır. Bu nedenle 1500 gramın altında ve 32’inci haftadan önce doğmuş tüm bebeklerin mutlaka ROP muayenesinin yapılması gerektiğini söyleyen Dünya Göz Grubu doktorlarından Op. Dr. Umur Kayhan, yeni doğan bebekler konusunda uzmanlaşmış çocuk doktorları ve oftalmalogların birlikte çalışması ile ROP’un erken tanısı ve tedavisinin mümkün olduğunu vurguluyor.

Kayhan ayrıca, bebeklerde rastlanan akciğer, kalp damar rahatsızlıkları, ağır enfeksiyonlar ve beyinde yaşanabilecek problemlerin de retinopati riskini artırdığına dikkat çekiyor.

Doğumdan sonra 4-6 hafta arasında mutlaka göz muayenesinin yapılması gerektiğini ifade eden Kayhan, hafiften ağıra doğru beş evresi bulunan ROP tedavisindeki başarının, hastalığın evresiyle ilintili olduğunu, ilk iki evresinde takibin yeterli olup, üçüncü evreden itibaren ise lazer ve krio tedavisine başlanılması gerektiğini belirtiyor.

Çünkü hastalık en iyi sonucu üçüncü evrede veriyor. Dördüncü ve beşinci evrelerde yapılması zorunlu cerrahi müdahalede ise başarılı sonuç elde edilmiyor. Kayhan, yeni doğan tüm bebeklerin ilk bir ay içinde göz muayenesinin yapılmasının sadece ROP değil, birçok göz hastalığının zamanında tanısının konması ve başarılı tedavi olanağını sağlaması açısından önemli olduğunu sözlerine ekliyor.

Bebeklerde Biberona Ne zaman Başlanmalı?


Bebeğinizi ne zaman biberonla beslemeye başlamalısınız? Anne sütü alan bebeklere oturana kadar yani ilk 3-4 hafta biberon verilmesi önerilmiyor. Ancak bazen bebeğe mama verilmesi gerekebiliyor, böyle durumlarda ufak ilaç kadehleri kullanılarak mama verilmesi öneriliyor. Bebek 2-3 aylık olduktan sonra biberon günde 1-2 sefer verilebilir. Annesini emen, sütün yeterli olduğu durumlarda biberona gerek yoktur.

Çalışan anneler ne zaman biberona geçmeli?

Biberon ters çevrildiğinde damlalar belli bir oranda akmalıdır, bebek boğuluyor gibi oluyorsa, biberon deliği bebeğe göre çok açık demektir. Anne çalışacaksa ya da bebek prematüre doğmuşsa biberon kullanılması önerilir. Anbne çalışmaya başlamadan 2 hafta önce biberonla deneme çalışmalarına başlamalıdır.
Biberonla katı gıdalar verilmemeli

Biberonla beslerken kesinlikle katı gıdalar vermeyin. Bu sonra kaşıkla yemeyi zorlaştırır. Katı gıdalara geçirlieken öğünler sırasında sadece su biberonla verilmelidir. Katı gıda bittikten sonra bebeğe biberon ile mama verilebilir. Biberonu ısıtmak için ise mikrodalga kullanılması önerilmiyor. Kanada Tıp Birliği Nisan 2008 tarihinde sert plastiklerin kullanımdan kaldırdı, bu nedenle cam biberonları tercih edin.
Biberon alırken bunlara dikkat!

Bebeğin içtiği mama miktarından biraz daha büyük olmalı. Memenin deliği bebeğin gelişimine uygun olmalı. Bebekler 6-7. aydan itibaren tutar, 9. aydan itibaren kendileri içebilir. Bu yüzden biberon bebeğin kavrayabileceği büyüklükte olmalı.
Biberon nasıl temizlenir?

Biberon temizliğinde biberon fırçası kullanılması öneriliyor. İyice temizlenen biberon kaynar su ya da sterilzatöre koyularak steril edilir. Biberon ve çlarını 5 dakika süreyle kaynar suda kaynatmak yeterlidir. Daha sonra sudan ve sterilzatörden çıkarılan biberon temiz kağıt üzerine koyularak kurutulur. Bebeğiniz herşeyi ağzına koymaya başladıktan sonra biberon sterilizasyonuna son verilmelidir. Kullanımdan sonra bir damla deterjanla çalkalayıp iyice duruladıktan sonra kurumaya bırakmak yeterlidir.
Biberonu ne zaman bıraktırmalı?

Bebeğiln ilk 2 yaşı oral fazdır. Bu dönemde şiddetli emme ve ağza götürme içgüdüsü vardır. Biberon onu huzursuz uyku dönemlerinde rahatlatır ve genel olarak da mutlu eder. Geceleri biberonla uyumamasına dikkat edilmelidir. Biberonu 2 yaşına doğru bıraktırmak en doğrusudur. Çocuğa 1 yaşında biberonu bıraktırmak onu hırpalayabilir. Eğer çocuk gece boyunca süt içmek isterse süt miktarını azlatıp suyla seyreltmeli ve 1 hafta içinde suya çevirmelidir. Evde az biberon bulunması, başkasına hediye etmesi ya da kendi beğendiği bir bardağı kullanması bırakmasına yardımcı olur.

Bebeğinizi Uyutmanın Yolları

İşyerinde uykulu gözlerle dolaşıyorsanız ya da evdeyken sürekli yatma isteği duyuyorsanız gece iyi dinlenememişsiniz demektir.
Bunun nedeni bebeğinizin gece uyumaması mı? Karnının tok, altının temiz, herhangi bir sancısının yada acısının olmadığından emin olduğunuz bebeğiniz geceleri uyumak istemiyor, sizi de uyutmuyor türlü şirinlikle kendisiyle ilgilenmenizi istiyorsa ortada yanlış giden bir şeyler var demektir.

Çünkü bir süre sonra sizin bedeniniz bu duruma isyan etmeye başlar. Yorulan vücudunuz, dikkatinizin dağılmasına, gergin olmanıza hatta bazı sağlık sorunlarınızın çıkmasına neden olabilir. Hatta eşinizle bebeğe gece kim bakacak tartışmalarına girebilir, emzirme sürecinizde problemler yaşayabilirsiniz.

Çünkü anne sütü dinlenmiş bir beden, iyi bir gece uykusu ve stressiz bir aile yaşamı gerektirir.Uyumayan bebeğe önerilerAnne karnındaki bebek gece gündüz farkını bilmez ve bu bilmeme ile doğar. Ancak ilk iki hafta içinde yeni ortamına alışmaya ve uyku düzenini öğrenmeye başlar.

Bu süreci kaçırmayın.Yeni doğmuş bebekler günde 15-18 saat uyuyabilir. Bu süre zamanla azalır. Sizin ilk aydan itibaren bebeğin gece ve gündüz uykusu için gerekli düzenlemeleri yapmanız gerekir.Elbette bebekler gündüzleri de uyuyacaktır.

Sağlıklı gelişebilmeleri için bu aylarda uykuya ihtiyaçları bizden fazladır. Ancak iki haftalık olmuş bir bebeğin gece uyuduğu ortam farklı, gündüz uyuduğu ortam farklı olmalıdır.


Gündüz daha aydınlık, sesli (çoğunlukla oturma odası) gibi yerlerde uyumasına sağlayın.

Gece uykusunda ise yatak odasında loş, az ışıklı sessiz ve dışarıdan hiçbir uyarının alınmadığı bir ortam yaratın. Böylece bebek gece uykusu ile gündüz uykusu sırasında fark olduğunu anlar.
Gündüz uykusundan uyandığında onunla konuşun, öpün, oynayın. Uykusunun açılması, çevresindeki uyaranları alması sorun değildir. Hatta gereklidir. Böylece gündüz uykularının kısa ve aralıklı olduğunu anlar.

Gece beslenmek için yada uyku geçişlerinde gözlerini açtığında ışığı yakmayın. Odanın var olan loş ortamında bebeğiniz emzirin. Onunla konuşmayın. Mimik hareketlerinizle ilgisini çekmeyin.

Geceleri uyanan yada ağlayan bebeğin başına ailece toplanmayın. Bir kişinin ilgilenmesi yeterlidir.

Geceleri uyanan bebeğinizin yanında konuşmanız gerekirse kısık sesle konuşun. Fazla fiziksel temastan kaçının. Emzirmenizi ya da bakımını yaptıktan sonra en kısa sürede yatağına geri yatırın.

3-4 aylık bir bebek tek başına uyuyabilmeye hazırdır. Gündüzleri 2-3 kere kısa uykular şeklinde toplam 13-14 saat uyuyabilirler.

Bebeğinizin uyku saatlerin kaydedin. 24 saatin ne kadarını uykuda geçirdiğini anladıktan sonra bunun gece ve gündüze uygun dağılmasını sağlayabilirsiniz.

Bir yatış saati belirleyin ve buna mutlaka uyun. Kararlı olun; siz bebeğinize değil, bebeğiniz size uymalı. Gece uykusu için hazırlığınızı yaptıktan sonra mutlaka yatak odasına gidin.

Uyumasa da mutlaka yatağında tutun.

Sosyal ortamdan uzaklaştırın.

Her gece aynı saatte ve aynı rutinlerle gece uykusuna hazırlayın.

Geceleri bebeği sessiz bir ortamda bulundururken, gündüzleri hareketli ışıklı ve aktif şeylerle meşgul edin.

Gece uyku saatine 3-4 saat kala uykuya dalmasına izin vermeyin.

Geceleri bebeği en ufak mırıltısında kucağınıza almayın. Hatta karnı temizse, altını da kontrol etmişseniz yatağında pışpışlayarak sakinleştirin.

Tuttuğunuz saat çizelgesine göre gündüzleri gereğinden fazla uyumasına izin vermeyin. Toplam uyku süresinin yarısını gündüz uyuyan bir bebek geceleri daha çok uyanır. Gerekirse altını değiştirerek ya da kucağınıza alarak uyandırın.

Bebekler anne babalarından ayrılmak istemezler. Gündüzleri çalışan anne ve babalarının geceleri yanlarında olduğunu anladıklarında kendilerini buna göre ayarlayabilirler ve uyumak istemezler.


Ona her akşam aynı rutinlerle yanında olduğunuzu işe gidip geri geleceğinizi hissettirmeniz de gerekebilir. Ayrıca, gündüzleri bebeğinize bakan kişiden uyguladığınız programa destek olmasını mutlaka isteyin. Siz aynı rutinleri kararlılıkla uygularsanız bebeğiniz mutlaka bunlara uyacaktır. Sizin dinlenmiş ve huzurlu bir gece geçirmeniz ona olan sevginizi gösterebilmeniz içinde gereklidir.